21 Mayıs 2017 Pazar

Olumlu Düşün Başarıyı Yakala

Olumlu Düşün Başarıyı Yakala

Hayatımızda elde edebileceğimiz her şey bizim kontrolümüzde olabilir mi? Olumlu düşünceler ile başarıyı yakalamak mümkün müdür? Her insanın hayatında bazı zamanlar ne kadar çabalarsa çabalasın işlerinin bir türlü yolunda gitmediği zamanlar olmuştur. Belki de çabalamanın ve çalışmanın yanında ihtiyacımız olan olumlu düşünmektir.  Peki bu nasıl mümkün olabilir? Olumlu düşünmenin yolları nelerdir?




Her şey düşüncelerde başlar. Bütün her şey düşüncelerden ibarettir. Kasıtlı olarak düşünülen her düşünce, bilinçaltını etkiler ve bu etki güç ve arzu ile birleşerek eyleme dönüşür. Düşüncelerimiz davranışlarımızı, davranışlarımız da hayatımıza şekil verebilir. Şimdi başınızı aşağıya eğip hayatınızdaki en olumsuz olayları düşünmeye başlayın. Birisinin size öfkelendiğini, bağırdığını yada çok çalıştığınız halde başarısız olduğunuz bir sınavı, hatta çok üzülüp ağladığınız o anı. Omuzlarınızı da iyice aşağıya düşürün. Düşündüğünüz bu olaylarla ilgili en negatif duygulara bürünün. Şu an kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Berbat olmalı. Bu küçücük uygulama bile düşüncelerimizin bizleri nasıl bir ruh haline soktuğunu ortaya koyar. Siz ne istiyorsanız beyniniz size bunu veriyor. Negatif ve karamsar durumlar yaşadığınızda bu örneğin tam tersini de uygulayabilirsiniz. Bunun gibi hissettiğiniz durumlarda hemen gözlerinizi kapatıp yaşadığınız en güzel anıları düşünmeye başlayın. Bunlar sizi başarılı kılan, heyecanlandıran ya da sevindiren şeyler olabilir. Onları düşünürken başınızı dik tutun ve devamlı gülümseyin. O anı yaşarken hissettiğiniz duyguları hatırlayın. Peki şu an sonuç ne? İyi hissetmeye başlayacaksınızdır. 

İleri derecede hasta iki adam hastane odasında yan yana yatıyorlardı. Adamlardan bir tanesine ciğerlerlerindeki suyun süzülmesi için her öğleden sonra bir saat oturmasına izin verilmekteydi. Bu hastanın yatağı odada bulunan tek pencerenin hemen yanıydı. Diğer hasta adam ise sürekli sırtüstü yatmak zorundaydı. Bu iki hasta saatlerce birbirleri ile konuşur, ailelerini, eşlerini, işlerini, evlerini, tatilde gittikleri yerleri, askerlik anılarını birbirlerine anlatırlardı. Pencerenin yanındaki hasta, her öğleden sonra oturması için izin verilen saati diğer hastaya pencereden görebildiklerini anlatarak geçirmekteydi. O kadar güzel şeyler anlatırdı ki. Diğer hasta dışarıdaki hareketli ve cıvıl cıvıl dünyayı dinlemek için hep bir sonraki günü heyecanla beklerdi. Duyduklarına göre pencere, içinde çok güzel bir göl olan parka bakıyordu. Kuğular ve ördekler gölde yüzerken, çocuklar suda gemilerini yüzdürüyorlardı. Genç aşık çiftler, gök kuşağının tüm renklerindeki çiçeklerin arasında el ele dolaşıyorlardı. Ağaçlar etrafı süslüyor, uzaktaki şehrin silueti görünebiliyordu. Pencere kenarında olan adam bunları muhteşem bir zarafette anlatırken, odanın diğer ucunca olan adam gözlerini kapatır ve bu muhteşem manzarayı düşlerinde canlandırırdı. Sıcak bir öğleden sonra, pencerenin yanındaki adam geçmekte olan bir şenlik alayını anlattı. Diğer adam bando seslerini duyamasa dahi pencere kenarındaki adamın anlattıkları ile olan biteni düşlerinde canlandırabiliyordu.

Günler hatta haftalar geçti. Bir gün hastalara yemek yedirmek için odaya yiyecek getiren hemşire, pencere kenarında yatan hasta adamın yatağına yaklaştı ve adamın cansız bedeni ile karşılaştı; dün gece uyurken uykusunda vefat etmişti yaşlı adam. Hemşire hemen hastane görevlilerine haber verdi. Yaşlı adamın ölümünden bir müddet sonra diğer hasta adam yatağının pencere kenarına taşınıp taşınamayacağını sordu. Hemşire memnuniyetle adamın isteğini yerine getirdi. Hastanın rahat olduğundan emin olduktan sonra da onu odada yalnız bıraktı.

Adam aylar boyunca dinlediği o muhteşem manzarayı sonunda kendi gözleriyle izleyebilecekti. Yavaş bir şekilde, duyduğu acıya aldırmadan, bir dirseğine yaslanıp dışarıdaki güzel dünyaya bakmak için yatağından doğruldu. İşte, nihayet, dışarıyı kendi gözleri ile görme zevkini tadabilecekti. Pencereden dışarıya bakabilmek için yavaşça dönmeye zorladı kendisini.

Ama o da ne! Pencere, bomboş bir duvara bakıyordu. Adam büyük bir şok yaşamıştı. Peki ya ölen arkadaşının anlattıkları? Adam hemen hemşireyi seslendi ve ona, vefat eden oda arkadaşının pencerenin dışında gördüğü harika şeyleri anlattığından bahsetti. Neden böyle bir şey yapmış olabileceğini sordu. Hemşirenin verdiği cevap adamı bir kez daha şaşırttı.

Hemşire ölen arkadaşının kör olduğunu ve pencerenin önündeki duvarı asla göremediğini söyledi ona. "Sanırım mükemmel bir hayal gücü vardı ve seni mutlu etmek istedi." dedi. Adam boş duvara bakarken arkadaşını bir kez daha özlediğini fark etti.

Olumsuz düşünceler beynimizi kendimize karşı negatif çalışmaya zorlayacaktır. Bilinçaltı denilen beyin askerleri verilen komutları kayıtsız şartsız yerine getirmeye programlanmıştır. Emrimizde her komuta itaat eden böylesine mükemmel askerler varsa neden onların olumsuz şeyleri yapmasını isteyelim ki? Mesela bazı futbolcular, bazı maçlarda art arda kaleciyle karşı karşıya kalmalarına rağmen bir türlü gol atamazlar. Maçtan sonra açıklama yaparken "bir sonraki maçta asla gol kaçırmayacağım der" ve bunu kendi kendine sürekli tekrarlarsa bir sonraki maçta gerçekten gol kaçırmaz mı?

Futbolcu bir sonraki maça çıkar fakat sonuçlar beklediği gitmez ve yine bir çok gol kaçırır. Peki futbolcunun burada yaptığı hata neydi? Tabii ki beynini doğru komutları vermemesi. Bilinçaltına yolladığı uyarı; gol atmak değil, gol kaçırmamak. Kendisini buna şartlandırdı. Bu durumda beyin, topu kalenin içine değil, dışına kilitlemiştir. Bu negatif uyarıcı da, başarıya değil de başarısızlık korkusuna götürmüş ve doğal olarak futbolcu da başarısız olmuştur. Bu olayı bazı kaynaklar 'Çekim Yasası' olarak tanımlarlar. Çekim yasası; "hayatta neyi, nasıl düşünürsen onu hayatına çekerek yakınlaştırırsın" cümlesi ile açıklanabilen bir yasadır.

Neyi gerçekten ister, onu sürekli düşünür ve olacağına gönülden inanırsan eninde sonunda azim ve uğraşla o hedefine kavuşursun. Sağlık, ev, araba, huzur, sevgi, para, başarı, mutluluk, kariyer, haz...

Yazan : Abdullah Kırıcıkaya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İş yoğunluğum dolayısıyla yorumlara cevap veremeyebilirim. Anlayışınız icin teşekkürler.